Ve lâ tekûlû li
men yuktelu fî sebîlillâhi emvât(emvâtun), bel ehyâun ve lâkin lâ
teş’urûn(teş’urûne).
Ve Allah yolunda öldürülen kimseler için “ölüler” demeyin.
Hayır, onlar diridirler. Fakat siz, farkında olmazsınız.(bakara suresi 154.ayet)
Tarih sahnesinde var olduğundan beri bağımsız yaşamış Türk
Milleti, 1. Dünya Savaşı'nda müttefikleri yenilgiyi kabul edip savaştan
çekilince yenilmiş sayıldı... İtilaf Devletleri donanmaları 30 Ekim 1918'de
imzalanan Mondros Ateşkes Antlaşması'na dayanarak 13 Kasım 1918'de Haydarpaşa
önlerine demirleyip İstanbul'a girdiler. Fiilen gerçekleşmiş olan işgal, 16
Mart 1920 günü resmi işgale dönüştü.
Gazi Mustafa Kemal Paşa, Adana treninden inip Haydarpaşa
rıhtımına ayak bastığında düşman gemilerinin zafer bayrakları açmış şekilde
toplarını sağa sola çevirerek İstanbul limanına girdiklerini, gayri Türk
azınlıkların da sevinç çığlıklarıyla karşı sahilleri çınlattığını görünce, "Geldikleri gibi
giderler" demişti.
Kurtuluş Savaşı'nın zaferle bitmesinden sonra Refet (Bele) Beğ komutasındaki
bir Türk birliği İstanbul'a girdiyse de, işgali resmi olarak kaldıramadı.
18 Eylül 1923'de Batı Anadolu tamamen düşmanlardan temizlendi. Mudanya Ateşkes
Antlaşması'yla İstanbul, Boğazlar Bölgesi ve Doğu Trakya kurtarıldı.
İmzalanan Lozan Barış Antlaşması gereğince de düşman askerleri altı hafta sonra
İstanbul'dan ayrılacaklardı. 4 Ekim 1923 günü düzenlenen bir törenle Türk
Bayrağı'nı selamlayarak şehirden ayrıldılar.
5 Ekim 1923'te şehrin Anadolu yakasına gelen Türk Ordusu, 6 Ekim 1923 günü
coşkun bir bayram havası içinde, sevinç gözyaşları arasında ve çiçek yağmuru
altında İstanbul'a girdi. Böylece 5 yıl kan ağlayan güzel İstanbul kurtulmuş
oldu.
İstanbul'un Kurtuluşu'nun 83. yıldönümü Türk Milleti'ne kutlu olsun.